Tekno Club
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


        Tekno ClubHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapSohbet
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Robin Hood 2010 Dvdrip İndir İzle
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 5:54 pm tarafından Admin

» I KNOW YOU WANT ME (CALLE OCHO)
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 6:52 pm tarafından Admin

» Bazı sözler
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 6:52 pm tarafından Admin

» Nikola Tesla
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 6:51 pm tarafından Admin

» Hayat ın anlamı (Bu benim dörtlüğüm sace)
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 6:50 pm tarafından Admin

» Selam ben Kaan
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeÇarş. Mayıs 05, 2010 6:38 pm tarafından Admin

» Zindan Adası Full 2010 Dvdrip İndir İzle Türkçe Dublaj
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimePaz Nis. 11, 2010 9:45 pm tarafından Admin

» Teknolojiyi seviyormusunuz?
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeC.tesi Nis. 03, 2010 2:22 pm tarafından Admin

» Uçan Koltuk
Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeSalı Mart 30, 2010 8:03 pm tarafından Admin

Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 114 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 9:51 pm tarihinde online oldu.

 

 Vampir ve Vampirizm

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Administatör
Administatör
Admin


Mesaj Sayısı : 485
Rep gücü : 6527
Lakap : astronot
Sözü : bir gün öleceğimi bilsemde yaşamaya devam ediyorum
Erkek
Kişi sayfası
Rep:
Vampir ve Vampirizm Left_bar_bleue1100/1100Vampir ve Vampirizm Empty_bar_bleue  (1100/1100)
Aktiflik:
Vampir ve Vampirizm Left_bar_bleue1100/1100Vampir ve Vampirizm Empty_bar_bleue  (1100/1100)
Başarı:
Vampir ve Vampirizm Left_bar_bleue1100/1100Vampir ve Vampirizm Empty_bar_bleue  (1100/1100)

Vampir ve Vampirizm Empty
MesajKonu: Vampir ve Vampirizm   Vampir ve Vampirizm Icon_minitimeCuma Mart 12, 2010 11:36 pm

Vampirler ve Vampirizm



Karpatyalılara
hoşgeldin arkadaşım .Seni sabırsızlıkla bekliyorum.Bu gece iyi uyu
.Sabah 3'te Bukoniva için parti başlayacak;senin için hazırlanmış o
yerde. Borgo Pass'de at arabam senin için bekliyor olacak ve seni bana
getirecek.Umarım Londra'dan başlayan yolculuğun iyi geçmiştir ve umarım
ki benim güzel evimde kalmaktan hoşlanacaksın.

Dracula, Bram
Stoker



KAN YAŞAMDIR

Vampirleri nasıl
açıklayabiliriz? Efsane mi yoksa sadece bir söylence mi, bir romantiğin
veya gotik yazarların yazdığı bir hikaye mi?Ya da vampirler gerçek mi?

Vampirlerin
kökeni hakkındaki genel kanı çoğunlukla ,1931 yapımı klasiklerden biri
olan ve Bela Lugosi'nin oynadığı "Dracula" filmiyle ortaya çıktığıdır.
Kafamızdaki vampir imajı her zaman kültürlü bir Avrupalıdır, soylu
sınıfın yaratığıdır,büyük ve kasvetli bir şatoda yaşar ve görkemli
eşyalara sahiptir.Ama asla şarap içmez. Değişik bir damak zevki vardır
ve bu da bizi ondan ayıran şeydir. Kan! Vampir kendisi sahip olmadığı
için yaşayan bir canlıdan taze kan içmek zorundadır.

Son
yıllarda Vampir kavramı Amerika'ya kadar yayılmıştır. Özellikle New
Orleans çoğu zaman bu nedenden dolayı Amerikalıdan çok Avrupalı gibi
görülebilmektedir. Anne Rice'ın Lestat'ı ve diğer filmlerdeki vampirler
yada vampirle Görüşmenin verdiği vampirler hakkındaki bilgiler Kont
Dracula'dan farklı değildir. Örneğin vampirler aynı şekilde bilgilidir,
kültürlüdür, şıktır ve aynı zamanda canavar ruhludur. Ek olarak şehvetli
ve baştan çıkarıcıdır. Bu da bizim modern Vampir görüşümüzün bir diğer
unsurudur. Aynı zamanda Vampiri diğer kötü ruhlardan ve hortlaklardan
ayıran unsurdur. Vampirler cinsel bir çekime sahiptir.

Ama kan
tutkusu ve erotiklik vampirin tek özelliği değildir ya da anahtar kelime
bu değildir. En önemli özellik vampirin ölü oluşudur.Bu da kafamızdaki
ölümle ilgili tüm düşünceleri ve soruları bir anda ortaya çıkarır.
Böylelikle ölüm hakkındaki kaçınılmaz korkularımız ve kabuslarımız,
vampir hikayelerini beslemiş olur.



"Kan yaşamdır," der
Bela Lugosi'nin Dracula'sı (orijinal olarak İncil’de geçen bir
sözcedir); daha sonra şöyle ekler ,"ölmek ,gerçekten ölü olmak
..Gerçekten görkemli bir şey olmalı.. "Ve bu eski zamanlardan gelen
ölümün,yaşamın ve kanın önemini anlatan sözler vampirin çok eski çağlara
dayanan gizemini de aynı şekilde açıklamış olur. İlk vampir Kont
Dracula değildi. İlk vampirlerin kökeni İsa'dan asırlarca öncesine
,modern zamanlardaki sözde şeytansı vampirlerin büyük düşmanı olanlara
kadar gider.

Vampir efsanesi ilk uygarlıklardan olan Asur ve
Babillilere kadar dayanmaktadır. Asıl vampir bugün bildiğimiz kültürlü
nazik Avrupalı aristokratlardan değildi. Vampir başlangıçta sadece bir
canavardı!



TARİHTEKİ VAMPİRLER

Vampirler ne
zaman başladı? Diğer bir çok efsane gibi başlangıç tarihi tam olarak
bilinmiyor;ama vampir hikayesinin kanıtı Mezopotamya’daki Tigris (Dicle)
ve Euphrates (Fırat) nehirlerinin yakınındaki Kildani’de, kil yada taş
tabletlerin üzerine yazılmış Asur yazıtlarında bulunmuş olabilir.
Kildaniler diyarına, İncil’de geçen Abraham'ın asıl evi olan "Ur of the
Chaldeans" da denir.

"Lilith", İbranilerin kutsal kitabında
geçen muhtemel vampirlerden biridir ve kitapta tasvir
edilmiştir.İsaiah'ın kitabında geçiyor olsa bile Lilith'in kökleri daha
çok Babillilerin "demonolojisine" benzer.Lilith geceleri bir baykuş
görüntüsüne bürünerek dolaşan bir canavardı.Avlanmak için yeni doğmuş
çocukları ve hamile kadınları arardı. Lilith, geleneğe uygun olarak
Adem'in,"Adem ve Havva" olmadan önceki karısıydı, ama daha sonra
şeytanın tarafına geçti çünkü Adem'e itaat etmeyi reddetti.Bir takım
olağandışı tutkuları vardı ve doğal olarak kötünün gözüyle bakıyordu.Ve
sonuç olarak Adem 'in ve Havva'nın çocuklarına (yani tüm insan soyundan
olanlara) saldıran bir vampire dönüştü.

Vampirlerle ilgili
söylenceler Akdeniz’deki Mısır, Eski Yunan ve Roma uygarlıkları boyunca
süregelmiştir. Eski Yunanlılar, çocuklarını yiyen ve kanlarını içen
strigae veya lamiae'ya inanırlardı. Lamia mitolojide Zeus'un aşığı
olarak geçer, fakat Zeus'un karısı Hera ona karşı savaşmıştır. Lamia
delirmiş ve kendi dölünü öldürmüştür. Daha sonra da geceleri diğer
insanların çocuklarını da aynı şekilde öldürmek için avlanmıştır.

Örneğin,
Yunanlılar ve Romalılar tarafından bilinen bir hikaye Mennipus adında
genç bir adamın düğününden bahseder. Düğünde tanınmış bir filozof olan
Tyana'li Apollonius çok güzel olduğu söylenen gelini dikkatlice inceler.
Apollonius sonunda gelini vampir olmakla suçlar ve hikayeye göre (daha
sonra bu hikaye MS 1. yy’da Philostratus isimli bir akademisyen
tarafından anlatılmıştır) gelin "vampirizm"i kabul eder. İddiaya göre
Menippus ile evlenmesinin sebebi elinin altında içecek taze kan
bulundurmak içinmiş.

Vampir hikayeleri canavarların kiang shi.
diye adlandırıldığı eski Çin'de de yer almaktadır. Aynı şekilde eski
Hindistan ve Nepal'de de vampirlerin yaşadığı öne sürülmektedir (en
azından efsanevi olarak . Mağara duvarlarındaki eski çağlara ait
çizimlerde bir takım yaratıkların kan içtiği gösterilmiştir. Nepal’e ait
"Ölümün Efendisi" elinde kanla dolu, kafatası şeklinde bir kadeh
tutuyor ve kanla dolu bir havuzun önünde duruyor halde betimlenmiştir.
Bu duvar resimlerinden bazılarının i.ö. 3000 yıllarına kadar dayanan bir
geçmişi olduğuna inanılmaktadır. Rakshaslar, Vedas adı verilen eski
kutsal Hindistan yazılarında tarif edilmiştir. Bu yazılarda (tahminen
i.ö. 1500) Rakshaslar (yokediciler )vampirler gibi betimlenmiştir.Eski
Hindistan hakkındaki bilgilere göre bir başka canavar daha vardı. Bir
ağaçtan baş aşağı asılmış, yarasaya benzeyen ve kendi kanından yoksun
bir canavar. Bu yaratığa 'Baital' deniliyordu.

Diğer eski
Asyalılar Malezyalılar gibi "Penanggalen" adındaki bir çeşit vampire
inanıyorlardı.Bu yaratık insan başına sahipti ama bütün organları
dışarıdaydı. Ve diğer insanların, özellikle de küçük kurbanlarının
kanını içerek yaşardı.

Tanınmış vampir yazarı Montague
Summers'ın 1928'de yazılmış ve bir klasik olan "Vampir - akrabaları ve
Yakınları” nda, İspanyol gezginlerin gelişinden önce vampirlerin
Meksika'da yaşamış olabilecekleri söylenir. Ayrıca Arabistan'ın da
vampirden haberdar olduğunu yazmıştır. Agul diye hitab edilen "Arap
Geceleri Hikayeleri"nde vampir benzeri yaratıklar olduğunu yazmıştır; bu
insan eti yiyen bir hortlaktır.

Temeli ruhlara dayalı olan
Afrika inançlarında da vampir efsanesine dair işaretler vardır. Caffre
kabilesi bir ölünün tekrar geri dönebileceğine ve bir canlının kanıyla
yaşayabileceği inancını benimsemiştir.

Bir çok vampir
hikayesinin olduğu eski Peru'da ,genç birinin kanının içilerek şeytanın
müritlerinden biri olunacağına inanılırdı.

Çok eskilere dayanan
ölüm korkusu, büyü, hayat veren kan gibi olgular egzotik diyarlardan ve
eski çağlardan günümüze kadar gelmiştir. Bugün ise vampirlerin evrimi
hala sürmektedir.



VAMPİRLER VE CEHALET ÇAĞI

Vampir
efsanesi her zaman doğal bir fenomen olarak açıklanmıştır, diğer bir
şekilde bu durum ilkel ve ilmi bilgiden yoksun insanlara açıklanamazdı.
Belki de en hayret verici inanç Orta Çağ Avrupası’nda bir çok insanın
ölümüne sebebiyet veren “Black Death”(Kara Ölüm) denilen hastalığın
aslında vampirlerin işi olduğuna inanılmasıdır.

“Black Death”
bildiğimiz kadarıyla pireler ve farelerden yayılan bir çeşit vebaydı ve
1300’lü yıllarda Avrupa nüfusunun neredeyse 1/3’ünün ölmesine neden
olmuştu.O zamanın insanları nasıl olduysa bu ölümlerden bir çoğunu
vampirlerin yaptığı fikrinde birleşiyorlardı. Belki de vebanın
vampirlerden yayıldığını düşünmüş olabilirler. Bazı durumlarda ise ölen
bir akrabanın geri dönüp bir kurban aldığına inanılırdı (aslında vebadan
ölen bir kurban). Bir diğer şekilde ölü bir düşmanın vampire dönüşmüş
halde geri dönüp birilerini öldürebileceğine de inanılırdı. Bu yüzden
bir çok mezar kazılmış ve vampir olduğundan şüphelenilen insanların
vücutları tekrar öldürülmek üzere çıkarılmıştır.

Vampirlerin
mezarlarını belirlemek için bir takım ahmakça metotlar kullanılıyordu.
Örneğin bir bakire atın üzerine çıplak yerleştirilip, mezarlığın içinden
geçirildiğinde eğer at belirli bir gömüt üzerinden yürümek istemezse bu
yerin bir vampirin mezarı olduğu varsayılırdı ve ölü mezardan değişik
şekillerde öldürülmek üzere çıkarılırdı.

En saçma vampir
inanışları vampirleri öldürmek ve vampirizmi durdurmak için kullanılan
metotları kapsar. Şunu hatırlatmak önemlidir ki, bugün bize bu denli
saçma gelen inançlar nasıl bir cehaletin hüküm sürdüğü bir çağda
insanların umutsuz bir şekilde batıl inançların bu denli etkisi altında
kalmasına neden olmuştur!

Ölüler kimi zaman yüzleri güneye
bakacak şekilde gömülürlerdi. Eğer ölü bir vampire dönüşmüşse mezarın
yeri ölünün kaçma girişime tedbir olarak daha derin kazılır ve dış yüzey
ters olacak şekilde yerleştirilirdi. Tahta kazıklar bazen mezarın
üzerine dikilirdi .Böylelikle eğer vücut mezardan kalkmaya yeltenirse
kendini kazığa saplamış olurdu. Kalpten saplanması umut edilirdi.

Cesetler
bazen ölümden geri dönüşlerini zorlaştırmak için halıyla yada bir takım
kumaşlarla sarmalanırdı bazen de kolları ya da bacakları halatla
bağlanırdı. Ölünün dönüşünü önlemek için genellikle mezarın üzerine
büyük kayalar yerleştirilirdi (Bu belki de mezar taşı yapımcılığının
başlangıcı olabilir mi?!) ve şunu eklemek gerekir ki bir takım insanlar
vampirlerin ölümden sonra da yaşayan bir çeşit hayalet olduklarını
düşünüyorlardı. O zaman bir hayaleti mezarında tutmak için taşa
mühürlemekten daha iyi bir yol olabilir miydi?!

Ölümden sonraki
doğal bedensel çürüme süreci insanları aslında ölülerin gerçekten de
vampirlere dönüştüklerine inandırmıştır. Saçın ve tırnakların uzamaya
devam etmesi, yaşamın da devam ettiğinin, ölünün bedeninde gazdan dolayı
meydana gelen normalden fazla şişkinlik, hala beslendiğinin göstergesi
sayılıyordu. Kan bazen bedensel bozulmanın bir sonucu olarak ağza yakın
bir yerde bulunuyordu bu da ölünün kan içtiğinin belirtisi olarak
algılanıyordu ve genellikle cesedin soluk teni ve garip
görünüşü,vampirin kana ihtiyacı olduğunun bir göstergesiydi.

Cahil
insanlar vampir saldırılarının önüne geçmek ve bunları engellemek için
de yine aynı şekilde batıl inançları izlediler. Bunlardan çoğunlukla en
çok bilinen iki tanesi vampirleri korkutup kaçırmak için kullanılan
bitkiler, “wolfsbane” (kurtboğan) ve tabii ki sarımsaktı. Ortaçağ
boyunca insanlar, ölünün korkunç kokusunun – özellikle veba salgını
süresince – ölüm nedeniyle bağlantılı olduğu teorisine inanıyorlardı. Ve
bu ölümler bir şekilde vampirlerle ilişkilendiriliyordu. Muhtemelen
ölüm kokusuna karşı, etkisini gidermek için sarımsağın güçlü kokusu
kullanılıyordu. Bunun dışında sarımsak eski Romalılarda dahil olmak
üzere çağlar boyu ilaç tedavisinde kullanılan bir bitki olmuştur. Çok
ciddi olmasa da modern bilim bile sarımsağın bazı durumlarda insan
sağlığında önemli yeri olduğuna inanmaktadır.

İnsanlar
vampirlere dair inançlarını meraklı bir şekilde geliştirmişlerdir.
Bazıları siyah bir kedi ya da köpeğin herhangi bir cesedin üzerinden
atlamasını, ölünün vampire dönüşebileceği şeklinde yorumlarlardı.
Bukovinian bilgilerine göre kül ağacından yapılmış bir kazık intihar
ederek ölenlerin göğsünün arasından çakılmalıdır çünkü intihar etmenin
vampirizmin nedenlerinden biri olduğu varsayılırdı. Eski İngiltere’yi de
kapsayan bazı kültürlerde intihar edenlerin vampire dönüşmelerine engel
olmak için, dört yolun kesiştiği yerlere (yolların haç işaretini
oluşturması nedeniyle) gömülürlerdi.



Bir çok insanın
vampirleri yok etmek için kendilerine has değişik metotları vardı. Bazı
İslav milletleri, kül ağacından yapılmış bir kazığın vampirin göğsünden
saplandığında onu öldürebileceğine inanırdı. ---- Bu bir çoğunun gözde
metodudur, kalpten çakılan bir kazık. Her nasılsa bir çok farklı yerde
kazıkların yapılacağı belirli ağaçlar seçilmiştir. Örneğin Silezya’da
meşe ağacı bu işi görürdü, Sırbistan‘da ise alıç ağacı gerekli
görülürdü.

Bunun dışında vampir olduğundan şüphelenilen ölülerin
kafaları, balta ile kesilirdi. Bazen de cesetler su göletlerine atılmış
yada yakılmıştır.

Bu inançların temelinde halkın genel cehaleti
yatıyordu ama vampir efsanesinin en büyük trajedisi vampir söylencesine
olan inancın, iyi yada kötü din kuruluşunu etkilemesiyle
gerçekleşmiştir.

Orta çağ Avrupası’nda kilise, vampirlerin
varlığını onaylamış ve bir inanca bağlı olmayan mitlerden alıp vampir
kavramını şeytanın yaratıklarından biri olduğu yönünde değiştirmiştir.
Vampir açıkça kötülüğün ve dinsizliğin bir parçası olsa bile, ölümden
sonra hayat, bedenin dirilişi, maddesel değişim (ekmekle şarabın İsa
peygamberin etiyle kanına dönüşmesi) gibi Hıristiyanlık öğretilerini
destekleyen bir inanılabilirliğe sahipti. Ekmek ve şarap kavramı İsa’nın
son yemeğine dair genel bir kavramdır ve Hıristiyanlar arasında İsa’nın
kanı ve bedeninin paylaşımının bir simgesidir. Bu inancı benimsemiş ve
İsa’nın kanını içen insanlar, kendi kanlarını içen şeytanlara yani
vampirlere karşı daha güçlü olurlardı.

Orta çağ boyunca kilise
vampirlere olan inancın doğruluğunu kabul etti ve vampirizmi yalnız
başına sona erdirmek için gereken yetiyi kazandı.Bu durum giderek
güçlenecek ve 2 yüzyıl sonra 1489’da bir dönüm noktası olan “Malleus
Maleficarum”adındaki kitap ortaya çıkacaktı. Bu aslında cadıların
zulmünü anlatan bir kitap olarak tasarlanmış olmasına rağmen aynı
şekilde kötü kalpli vampirler içinde uygulanmış olabilir. Ne yazık ki
bir çok cahil insan yazılanlar nedeniyle boş yere işkence görmüş ve
hiçbir iyi neden olmadan idam edilmişti. Bu kitap İngilizce’de “The
Hammer Against Witches” olarak biliniyor ve sözde şeytanla işbirliği
içindekileri tanımak, zulümlerinden korunmak için yol gösteriyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://teknoclub.yetkinforum.com
 
Vampir ve Vampirizm
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» TEMEL VAMPİR

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Tekno Club :: Sohbet ve Eğlence :: Korku tüneli-
Buraya geçin: